Penceremin camına vuran yağmur misali,
Gözlerim/de sana ait yaş ve ruhum/da matem havası/yla seyr eyliyorum . .
Yoksun ...
Hüzün saran buğulu camların ardında silik bir resim gibi'yim artık ..
Bir yan/ım toza karışmış/ken bi yan/ım varlığına adeta gökkuşağı . . .
Ve bazen gözlerimde ayaza çalan yokluğun'un sessiz silüetinin,
Aklımın zoruna zorda olsa iliştiriyorum zamanlı zamansız geliş gidişlerini . . .
Oysa ne çok elveda sözcüğü savurmuştu yüreğim . .
Ne çok bitirmeye çalış(mış)tı seni . .
Aslında bir çok gece seni içimde öldürmeye çalıştım..
Başarabilseydim inciticektim seni,
Incinmişliğin verdiği cahil cesaret'le . . .
Içimde ne var ne yok dökücektim, savurucaktım etrafa
Sevgi diye, Aşk diye önüme sunduğun hastalıklı duygular'ını..
Ama yapamadım...
Seni içimde öldürmeye bile kıyamadım . . .
Neyse ...
Gel/en gece uzun ..
Gel/en gece çok/ça Karanlık ...
Bu gece bir hayli Karanlık bee Sevdigimm . .
Seviyorum seni . . !!!
Kalb-i Sukut . .